reklam

reklam

12 Haziran 2017 Pazartesi

TİBBİ TERMİNOLOJİ KONU ÖZETLERİ



Solunum Sistemi İle İlgili Genel Bilgiler
Canlıların metabolik aktiviteleri için gerekli olan oksijenin alınmasını, vücutta oluşan artık karbondioksitin dışarıya atılmasını sağlayan sisteme ‘solunum sistemi’ denir.
1.       Solunum sisteminin bölümleri
Üst solunum yolları burun, ağız, yutak ve gırtlaktan oluşmaktadır.
§  Burun (Nasus): Nefes alırken burun duvarının içe göçmesini engelleyen kemik ve kıkırdak dokudan oluşmuştur. Burnun iç yapısında bulunan kıllar soluk alma esnasında havadaki küçük toz tanecikleri tutarken, kılcal damarlar gelen havayı bir miktar ısıtır. Burnun iç kısmındaki mukus tabakası gelen havayı nemlendirmektedir.
§  Pharynx [Farinks] (yutak): Yiyeceklerin yemek borusuna geçmesini sağlayarak sindirim sisteminin, havanında burun boşluğundan larinkse geçişini sağlayarak da solunum sisteminin bir parçasını oluşturmaktadır.
§  Larynx [Larinks] (gırtlak): Kas, kıkırdak ve fibroblastik yapıda olan larinks, havanın soluk borusuna geçmesinden ve ses oluşumundan görevlidir. Ses telleri arasında kalan boşluğa glottis
Alt solunum yolları trakea, bronş ve bronşiyollerden oluşur.
§  Trachea [trakea]: Lariksten sonra gelen yaklaşık 12 cm uzunluğunda kıkırdak ve fibromüsküler kısımdan oluşan elastik bir yapıdır.
§  Bronşlar: Sağ ve sol olmak üzere trakeadan ikiye ayrılarak havayı akciğerlere taşıyan hava yollarıdır.
§  Bronşiyoller: Bronşlar akciğere girerek bronşçuk denilen küçük dallara ayrılarak alveol denen hava keseciklerine kadar uzanır.
Akciğerler: Göğüs boşluğuna yerleşmiş, sağ ve sol olmak üzere iki bölümden oluşan yapıdır. Sağ akciğer üç, sol akciğer iki bölmeden meydana gelmiştir. Akciğerler, dış tarafında kılcal damarlar bulunan 200-600 milyon kadar alveol içerir.
Pleura: Akciğerlerin dış yüzünü, göğüs boşluğunun iç yüzünü saran zardır. Akciğerlerin iç yüzünü saran pleuraya pleura visceralis, göğüs boşluğunu saran pleuraya pleura parietalis denir.
2.       Soluk Alıp Verme Mekanizması
Soluk alma sırasında hava sırasıyla ağız ya da burun, pharynx, larynx ve tracheadan geçtikten sonra akciğer, bronş, bronşçuklar ve alveollere gelirBu mekanizmada diyafram kası ve kaburgalar arası kaslar da etkin rol oynar. Soluk  alırken  diyafram  kası  kasılarak  aşağıya  iner    bu sırada kaburgalar arası kaslarda kasılarak göğüs kafesini dışarı doğru genişletir. Göğüs boşluğunun hacmi artarak, atmosfer basıncına göre daha düşük hale gelir. Bu durumda hava ağız ya da burun yoluyla içeri alınır  bu olaya inspirasyon (soluk alma) denir. Soluk verirken; diyafram kası ve kaburgalar arası kaslar gevşeyerek diyafram kası yukarı doğru kubbeleşir ve göğüs boşluğunun hacmi artar. Basınç atmosfer basıncından daha yüksek hale gelir ve bu basıncın etkisiyle hava dışarı verilir. Bu olaya ekspirasyon (soluk verme) denir.
3.       Hemoglobin
Solunum sırasında havadan alınan oksijen ve havaya verilen karbondioksit kandaki protein yapılı, kırmızı renkli hemoglobin tarafından taşınır.
4.       Solunum gazlarının kanla taşınması
Oksijen: akciğerlere gelen oksijen difüzyonla kana geçer ve kanda bulunan hemoglobinle birleşerek oksihemoglobinleri oluştururlar.
Karbondioksit: solunum sırasında oluşan karbondioksit dokulardan kılcal damarlara geçer ve orada karbonik asidi oluşturur. Karbonik asit hidrojen ve bikarbonat iyonlarına ayrışır. Hidrojen hemoglobinle birleşirken bikarbonat iyonları plazmada taşınarak akciğer kılcallarına getirilir. Hidrojen ve bikarbonat iyonları burada tekrar karbondioksiti oluştururlar. Oluşan karbondioksit soluk verme ile vücuttan atılır.
5.       Solunum sisteminin sağlığı
Solunum sistemi çevre ile direk etkileşimde olduğu için havada bulunan mikroplar ve kirli havadan etkilenmektedir. Solunum sisteminin sağlığı için mümkün olduğu kadar temiz havalı yerleri tercih etmeliyiz. Çok sıcak ve soğuk içeceklerden kaçınıp, dengeli beslenmeliyiz.
GÖZ, KULAK, BURUN VE BOĞAZ İLE  İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Göz: görme olayının gerçekleştiği yerdir. Göz kapakları, kirpikler, gözyaşı bezleri, kaşlar ve göz hareketini sağlayan kaslar gözü koruyan yapılardır. Gözün görmeyi sağlayan yapıları ışığa duyarlı reseptörler, göz merceği ve sinirlerdir. Göz dıştan içe doğru 3 tabakadan oluşur. Bu tabakalar sırasıyla şunlardır.
§  Sert tabaka (sklera): Gözün en dış kısmını saran koruyucu tabakadır. Gözün ön kısmında tümsekleşerek saydam tabaka (kornea) oluştururlar. Kornea ışığın kırılmasını sağlar.
§  Damar tabaka (koroid): Kan damarları ve göze gelen fazla ışığı emen melanin pigmentinden oluşur. Bu tabaka gözün ön kısmında kalınlaşarak irisi oluşturur. İris göze gelen ışık miktarını ayarlayan renkli kısımdır. İrisin arkasında bulunan göz merceği ışığı kırarak ağ tabakadaki sarı benek   üzerine   düşmesini   sağlar.   Gözde kornea ile iris arasında ön oda, mercek ile iris arasında arka oda bulunur. Bu boşlukar saydam bir sıvı ile doludur. Kornea ve gözün beslenmesinden sorumludur.
§  Ağ tabaka (Retina): Fotoreseptörler, glia ve sinir hücrelerinden oluşur. Koni reseptörleri cisimlerin rengini algılamadan sorumludur. Mavi, yeşil ve kırmızı ışığa duyarlı 3 tür koni reseptör bulunmaktadır. Bu reseptörlerin birlikte çalışması ile ara renkler oluşur. Bu reseptörlerden birinin ya da birkaçının oluşmaması renk körlüğüne neden olur. Basil reseptörleri ise siyah beyaz görmeyi sağlar.
§  Pupilla (göz bebeği): Göze gelen ışık miktarını ayarlar. Uzaktaki bir cisme bakarken göz bebeği büyürken, yakındaki cisme bakarkende göz bebeği küçülür.
Görme Olayı
Görme olayının gerçekleşmesi için cismin üzerine düşen ışığı yansıtması gerekir. Cisimden yansıyan ışık korneada kırıldıktan sonra göz merceğine gelir. Göz merceğinde ışık tekrar kırılarak retina üzerine gönderilir. Retina üzerindeki sarı benek noktasında cismin ters görüntüsü oluşur. Bu görüntü sinirler aracılı ile beynin optik loplarına gönderilir ve görüntü düzeltilerek düz ve net görüntü oluşur.
Görme kusurları
§  Hipermetropluk (uzak görme): Gözün arkaya doğru olan çapının daha uzun veya merceğin normalden daha şişkin olması durumunda oluşan rahatsızlıktır. Kalın kenarlı mercek ile düzeltilir.
§  Presbiopi: Göz merceğinin esnekliğini kaybetmesi ile ortaya çıkan göz kusurudur. Bu kişiler yakını göremezler ve ince kenarlı mercek ile düzeltilir.
§  Astigmatizm: Göz merceğinin düzensiz kavislenmesi ile gelen ışınları düzenli kıramadığı için oluşan göz kusurudur. Görüntü bulanık
§  Renk körlüğü: Renkleri görmeyi sağlayan konilerden bir ya da ikisinin genetik bozukluk sonucunda bulunmamasından kaynaklanır. Bu kişiler kırmızı ve yeşili ayırt
Kulak: dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç bölümden oluşan işitme ve denge organıdır.
Kulağın bölümleri
1.        Dış kulak (Auris externa): Kulak çepçesi ve dış kulak yolundan oluşan bu bölüm dışarıdaki sesleri toplamaya yarar. Dış kulak yolunun kıvrımlı olması ile su ve yabancı maddelerin kulağa kaçması engellenmiş
2.        Orta kulak (Auris media): Kulak zarı ile oval pencere arasında kalan bölümdür. Orta kulakta çekiç, örs ve özengi olmak üzere üç kemikçik bulunmaktadır. Bu kemikler gelen ses titreşimlerini iç kulağa
Östaki borusu, bu boru ile orta kulak yutağa bağlanır. Orta kulak ile dış basıncın aynı kalmasını sağlar.
1.        İç kulak: İşitme sinirleri ile gelen ses dalgalarını beyindeki işitme merkezine iletir aynı zamanda vücudun dengesi ile ilgili özel duyu hücrelerini içerir. İç kulak birçok yol ve kanaldan oluşur. Bu kanallar labyrinthus olarak adlandırılır ve ikiye ayrılır;
§  Kemik labirent (labyrinthus osseus): yapısı çok sert olup zar labirenti kapsül şeklinde sarar. Kemik labirent ile zar labirent arasında sıvıya perilympa denir. Vestibulum, kemik labirentin ortasında bulunan, denge ile ilgili yapılar içeren bir boşluktur. Canales semicirculares ossei; üç tane yarım daire kanal içerir ve vestibulumun arka üst kısmına açılır. Cochlea, salyangoza benzeyen işitme ile ilgili yapılar içeren bölümdür.
§  Labyrinthus membranaceus (zar labirent): Denge ve ses duyusu ile ilgili yapılar içerir. Vücut dengesi ile ilgili olan oluşumlar utrikulus ve sacculus denilen iki kesecik ve ductus semicirculares adı verilen üç tane yarım daire şeklindeki kanaldan meydana gelmiştir. Ses duyusu ile ilgili olan parçaya ductus cochlearis
İşitme basamakları: Kulak kepçesi yardımı ile toplanan ses kulak yolu ile kulak zarına gelerek kulak zarını titreştirir. Bu titreşimler ile çekiç, örs ve özengi kemikleride titreşerek oval pencereye iletirler. Daha sonra ses titreşimleri kohleaya iletilir. En sonda salyangozdaki korti organına ses oluşumu için gönderilir. Ses dalgaları korti organına hava ve kemikler yardımı ile iletilir.
Sağırlık tipleri
1.        Sinirsel sağırlık: Kohlea ve işitme sinirlerinde oluşan bozukluk sonucunda oluşur.
2.        İleti tipi sağırlık: Ses dalgalarının iletim yolunda oluşan bir sorun nedeni ile iletilememesi sonucu oluşur. Örneğin: Orta kulak iltihabı
Burun: Kemik ve kıkırdaktan oluşmuş işitme organımızdır. Burun boşluğu iki delik ile boşluğa açılır bu delikler arka taraftan da yutağa bağlanır. Burun boşluğunda mukus salgılayan hücreler bulunmaktadır. Burun boşluğunun üst tarafında koku reseptörlerinin bulunduğu sarı bölge yer  alır.
Boğaz: Burun boşluğuna, ağız başluğuna ve gırtlak boşluğuna açılan ve ağızdan sonra gelen sindirim sisteminin ikinci kısmıdır. Ağız boşluğu ile  boğazın  birleştiği  yerde  bademcik  yer  alır.
Pharynx’in girişini kontrol eden mukoza altındaki gelişmiş lenfoid oluşumlara tonsilla (bademcik) denir. Bunlar bol miktarda lenfosit üretirler


0 yorum:

Yorum Gönder